ZAMAN MAKİNESİ
HERBERT GEORGE WELLS
Victoria dönemi Londra'sında yaşayan bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat etmek üzere geleceğin İngiltere'sini ziyaret eder. 802701 yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi'ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir. Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock'ları da keşfetmiştir. Wells, Victoria dönemi İngiltere'sinde varsıllarla yoksullar arasında giderek büyüyen uçuruma yönelik keskin eleştirisinde, tarihin ve gelişmenin anlamını sorgular. Toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi halinde yol açabileceği felaketlere dair uyarıda bulunur. 21. yüzyılda yaklaşan çevre felaketlerine ve gezegenimizin yazgısına ilişkin kaygılara dair bir öngörü barındıran Eskatolojik boyutuyla güncelliğini bugün de koruyor.

''Karanlıkta bütün o makinelerin arasından güçlükle geçerek ilerlemekten çekiniyordum; kibrit stokumun tükenmeye yüz tuttuğunu ancak elimdeki kibritin alevi sönmek üzereyken fark ettim. Onları tutumlu kullanmam gerektiğini o ana kadar akıl edememiş, ateşin bir yenilik olduğu Yukarıdünyalılar'ı şaşırtayım derken kutunun yarısına yakınını bitirmiştim. Demin de dediğim gibi, yalnızca dört kibritim kalmıştı; karanlıkta öylece duruyordum ki, bir ele elime dokundu, ince uzun parmaklar yüzümde gezinirken burnuma son derece rahatsız edici bir koku geldi. Bu iğrenç küçük yaratıklar sürüsünün soluklarını çevremde duyuyordum. Kibrit kutusunun elimden usulca çekildiğini, başka ellerin de arkamdan giysimi çektiğini duyumsadım. - Az sonra birkaç el bana yapıştı, besbelli beni geriye çekmek istiyorlardı. Görmeyen gözleriyle şaşkınlık içinde bakarlarken, o soluk, çenesiz suratlarının, gözkapakları olmayan, kocaman, bozpembe gözlerinin insanlıktan nasibini almamış tiksinçliğini hayal edemezsiniz! Ama yemin ederim orada kalakalmadım; Bir kez daha geri çekildim, ikinci kibritim sönünce de üçüncüsünü yaktım. O da sönmek üzereyken kuyuya açılan ağza varmıştım bile. Bir kenara uzandım, büyük pompanın uğultusundan sersemlemiştim. Sonra yan taraftaki koruyucu kancaları el yordamıyla bulmaya çalışırken birileri arkadan ayaklarımı yakaladı ve hızla geriye çekildim. Son kibritimi yaktımsa da hemen söndü. Ama tırmanma çubuklarına tutunmuştum artık, tekmeler savurarak Morlock'ların pençelerinden kurtuldum ve yanıp sönen gözleriyle arkamdan bakadursunlar, hızla kuyudan yukarıya tırmanmaya koyuldum; yalnız alçağın teki bir süre peşimi bırakmadı, az kalsın papucumu ganimet olarak kapıyordu.''
61-62.s.
Yorumlar
Yorum Gönder